23 Mayıs 2011 Pazartesi

Aşkın tadı çocukluk aşkımda kaldı...

Ne güzeldi, ne heyecanlıydı, ne renkliydi çocukluk aşkı! Ufacık bir sözcüğü, mini minnacık bir dokunuşu, kaçamak bir bakışı dünyalara bedeldi. Onu görmek, ona dokunmak, onunla konuşmak için neler yapardık! Hele elinden tuttuğunda kalbin boğazında küt küt atardı, dizlerinin bağı çözülür ayakta durmak dahi güç olurdu, kelebekler karnında taklalar atardı. Teneffüslerde koşa koşa onun yanına giderdin, kuytu köşelerde öpsün diye beklerdin, birlikte hayaller kurardın. Sana hediye ettiği küçücük bir şey bile çok değerli olurdu.

Neden, niçin diye ayırt etmeksizin aşık olurdun, saç, baş, boy, kilo, renk, statü vs. gibi kavramlara takılmaksızın aşık olurdun. Masum aşklardı işte bunlar!

Bu güzel hatıraları silmeye asla kıyamıyorum, çünkü masumiyetimi hatırlatır, çünkü o heyecanları yine yeniden yaşatır, çünkü bugün yaşananlarla asla aynı tadı vermiyor.

“Kahrolası çöpçüler, aşkımı süpürmüşler” kıvamına geldim. O günlerin izlerinden eser kalmamış artık. Sadece hatıralarımda yaşayabiliyorum arık masum aşkları. Her yaşla, her kişiyle, her ayrılıkla “aşk” yara aldı. Dizlerimin bağı güçlendi, kalbim yerini öğrendi, kelebekler takla atarken çakıldılar boyunları kırıldı. Hüzünlü gelse de sanırım büyümek böyle bir şey işte!

İçimdeki çocuk hala o heyecanların bir yerlerde yaşandığına inanmak istese de, masum aşklarla asla aynı tadı vermeyeceğini öğrendim.

Size göre aşkın kokusu var mı? 

Bana göre aşkın kokusu pamuk şekeri gibi kokar! Çocukça mı? Evet, belki de öyle, belki de çok fazla masum aşklarda takılı kaldım! Ama o kokuyu çok özlemişim!!!

Peki ya aşkın tadı?

Hani şu ağzında patlayan şekerler vardır ya, bana göre tadı öyle olmalı! Dilinde zıp zıp zıplayan parçacıklar yerini çileksi bir sakıza bırakır. İşte aşkın tadı!!!

Bu gece geçmişte kalan, pamuk şekeri kokusuyla, çileksi tadıyla masum aşklara ithaf olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder